Bir İki Üç...

Bir iki üç derken yıllar gelip geçmişti hayatımızdan. Yeni doğmuş bir bebektik ve 1in hasretini ekledik ruhumuza. Günler geçti gitti nasıl geçip gittiği hakkında fikrimizi ifade edemez haldeyken oluverdi geçiverdi günler. Evet geldik 1 yaşımıza, sonra 2,3... Kimi zaman ruhumuzda hırçın dalgalarla boğuşan gemilerin hüznü, kimi zamansa deli gibi hoyrat esen rüzgarın nefretindeki asilik oldu hayatımızda. Ve biz ya 1'in özlemini minik ellerimizde büyük bir hasretle tutmaya çalıştık yada 2 ve üçün sonrasını hatırlamaya çalıştık. Akıp gitti günler ruhumuzun zifiri karanlığından aydınlığa doğru. Hak yolundaki o ışıklı, ilahi yoldaki nurani taşlar döşenmiş uzunca yollardan geçme özlemiyle yandık, tutuştuk. Uymamaya çalıştık büyük ayartıcının tuzaklarına ve yaptıklarına boyun eğmemeye aklımızı çelmesine izin vermemeye çalıştık. Her ne kadar bunda her zaman başarılı olamasakta ona tutsak, onun esaretinde kalmamaya direndik direneceğimizin sonu olmayacağının bilinciyle. Yürüdükçe bugünlerden yarınlara, ilerledikçe haftalardan aylara, yıllara kaderimizin örülmüş ağındaki yaşantımızda yaşayacaklarımızı bilmeden ama hasretle ama korkuyla beklerken yine o gün gelecek geri adımlar atarak döneceğiz geriye, 3,2,1.. Her başlangıçın bir sonu, her sonun sa bir başlangıcının varlığının bilinciyle hayatımıza başladığımız noktaya geri döneceğiz...

Yorumlar